Vücuttaki glutatyon seviyeleri, zayıf beslenme, çevresel toksinler, yaş ve stres gibi nedenlerle azalabilir.
1. Oksidatif stresi azaltır
Oksidatif stres, serbest radikallerin üretimi ile vücudun onlarla savaşma yeteneği arasında bir dengesizlik olduğunda ortaya çıkar. Çok yüksek seviyelerde oksidatif stres, çoklu hastalıkların öncüsü olabilir. Bunlar diyabet, kanser ve romatoid artrittir. Glutatyon, oksidatif stresin etkisini ortadan kaldırmaya yardımcı olur. Glutatyon eksikliği, kansere yol açabilecek oksidatif stres seviyelerinin artmasına neden olur. Ayrıca, artan glutatyon seviyeleri, kanser hücrelerinde antioksidan seviyelerini ve oksidatif strese karşı direnci arttırır.
2.Karaciğer hastalığında hücre hasarını azaltır.
Karaciğerdeki hücre ölümü, glutatyon dahil antioksidanların eksikliği ile daha da artabilir. Bu durum hem alkolü kullanan hem de kullanmayanlarda karaciğer hasarına yol açabilir. Glutatyon, kronik karaciğer hastalığı olan bireylerin kanındaki protein, enzim ve bilirubin düzeylerini iyileştirir.
3. Yaşlı bireylerde insülin direncini artırır
İnsanlar yaşlandıkça daha az glutatyon üretir.Yapılan çalışmalarda yaşlı bireylerde glutatyon düzeylerini arttırmak için diyetlerine sistein ve glisin eklenmiş, bu da iki hafta içinde yükselmiş, insülin direncini iyileştirmiştir.
4. Periferik arter hastalığı olan insanların hareketliliğini artırır
Periferik arter hastalığı , periferik arterler plakla tıkandığında ortaya çıkar. En sık bacaklarda görülür. Glutatyon, dolaşımı iyileştirir ve daha uzun mesafelerde ağrısız yürüme yeteneğini artırır.
5. Parkinson hastalığının semptomlarını azaltır
Parkinson hastalığı merkezi sinir sistemini etkiler ve titreme gibi semptomlarla tanımlanır. Şu anda tedavisi yoktur. Yapılan çalışmalarda intravenöz glutatyonun titreme ve sertlik gibi semptomlar üzerindeki olumlu etkileri belgelenmiştir. Glutatyon Parkinson semptomlarını azaltır ve bu hastalığı olan kişilerde yaşam kalitesini iyileştirir.
6. Otoimmün hastalıklarla mücadeleye yardımcı olur
Otoimmün hastalıkların neden olduğu kronik inflamasyon oksidatif stresi artırır. Bu hastalıklar arasında romatoid artrit, çölyak hastalığı ve lupus bulunur. Glutatyon, vücudun immünolojik yanıtını uyararak veya azaltarak oksidatif stresi azaltmaya yardımcı olur. Otoimmün hastalıklar, belirli hücrelerde mitokondrilere saldırır. Glutatyon, serbest radikalleri ortadan kaldırarak hücre mitokondrisini korumak için çalışır.
7. Otistik çocuklarda oksidatif hasarı azaltabilir
Otizmli çocukların beyinde daha yüksek oksidatif hasar seviyelerine ve daha düşük glutatyon seviyelerine sahip olduğu görülmüştür. Cıva gibi maddeler otizmli çocuklarda nörolojik hasara yol açar.
3 ila 13 yaş arasındaki çocuklar üzerinde yapılan sekiz haftalık klinik deneyde, oral veya transdermal glutatyon uygulamaları kullanmıştır. Otistik semptom değişiklikleri çalışmanın bir parçası olarak değerlendirilmemiş, ancak her iki gruptaki çocuklarda sistein, plazma sülfat ve tam kan glutatyon düzeylerinde iyileşme görülmüştür.
8. Kontrolsüz diyabetin etkisini azaltabilir
Uzun süreli yüksek kan şekeri, azalmış miktarda glutatyon ile ilişkilidir. Bu durum oksidatif strese ve doku hasarına yol açabilir. Yapılan çalışmalarda, sistein ve glisin ile diyet takviyesinin glutatyon düzeylerini arttırdığı bulunmuştur. Ayrıca, yüksek şeker seviyelerine rağmen, kontrolsüz diyabet hastalarında oksidatif stresi ve hasarı azalttığı görülmüştür.
9.Kanserin ilerlemesini önleme: Bazı araştırmalar glutatyonun kanserin ilerlemesini önlemede önemli bir rolü olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, aynı araştırma, glutatyonun, tümörleri yaygın bir kanser tedavisi olan kemoterapiye daha az duyarlı hale getirebileceğini göstermektedir.